Korkunç bir sarsıntıyla gelen, hayatları alt üst eden an... 9 Eylül 2022'de, İzmir adeta kabus dolu bir rüyaya uyandı. Binalar yıkıldı, canlar kayboldu ve şehrimizin kalbi derinden yaralandı.
O gün ben de İzmir'deydim. Depremin şiddeti, sanki koca bir canavar şehri sarsıyormuş gibi hissedildi. Duvarlar çatladı, eşyalar havaya uçtu ve dünya aniden durdu.
Deprem sonrası saatler, tarifi imkansız bir karmaşa içinde geçti. Çığlıklar, enkaz sesleri ve yardım çağrıları, kulaklarımda yankılandı. Yıkıntıların arasında dolaşırken, korku ve umut karmaşık bir duygu haline geldi.
Bir yıkıntının altında kalmış, yaralı bir çocuğun çığlıkları beni derinden sarstı. Yardım etmek için ellerim titriyordu ama çaresizdim. Çocuğu kurtarmak için canla başla çalışan kurtarma ekiplerine dua ettim.
Saatler süren bir bekleyişin ardından, çocuk enkazdan canlı olarak çıkarıldı. Gözyaşları içinde ona sarıldım, mucizelerin hala var olduğunu hatırlatıyordu.
Deprem, İzmir'i sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da yıktı. Kayıpların acısı hala taze, yaralar sarılmayı bekliyor. Ancak bu yıkımın ortasında, dayanışmanın ve umudun ışıltısı da ortaya çıktı.
İzmir, bu zor zamanda bile ayakta kalma gücünü gösteriyor. Depremden çıkarılan dersler, geleceğimiz için çok değerli. Afetlere daha iyi hazırlanmalı, dayanışmayı güçlendirmeli ve her birimizin bir fark yaratabileceğini hatırlamalıyız.
9 Eylül Depremi, İzmir'in tarihinde karanlık bir leke olarak kalacak olsa da, aynı zamanda dayanışma ve umudun da bir sembolü haline gelecektir. Şehrimizi yeniden inşa ederken, kaybettiklerimizi asla unutmayacağız ve bu felaketten daha güçlü bir şekilde çıkacağız.
İzmir, unutmayacağız, yeniden inşa edeceğiz.