Bozkırın uçsuz bucaksız enginliği, tarihin çalkantılı dönemlerine tanıklık etmiştir. Bu topraklarda, yiğitlik ve cesaretle dolu hikâyeler yazılmış, efsaneler doğmuştur. İbrahim Efe de böyle bir efsaneydi.
Karaman'ın Ermenek ilçesinin Çaldağı köyünde, 1882 yılında dünyaya gelen İbrahim Efe, daha genç yaşlarında kendini dağların ve çöllerin özgürlüğüne kaptırmıştı. Adaletsizliğe tahammülü olmayan asi ruhu, onu kısa sürede bölgenin en çok aranan eşkıyalarından biri haline getirdi.
İbrahim Efe'nin sevenleri onu, "Bozkırın Robin Hood'u" olarak överdi. Halkın yoksulluğunu, zulmü kendine dert edinmiş, onların haklarını savunmak için mücadele etmişti. Eşkıyalık yaptığı dönemde, zenginlerden aldıklarını fakirlere dağıtarak, adeta "haklı eşkıya" olarak anılmıştı.
1907 yılında, İbrahim Efe ilk kez yakalandı ve idam cezasına çarptırıldı. Ancak halkın yoğun talebi üzerine cezası sürgüne çevrildi. Uzun sürgün yıllarının ardından, 1919 yılında vatanına döndü.
Kurtuluş Savaşı'nın başlamasıyla birlikte, İbrahim Efe milli mücadeleye katıldı. Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde gösterdiği kahramanlıklarla Türk ordusunun zaferine büyük katkı sağladı.
Savaştan sonra İbrahim Efe'ye büyük bir çiftlik tahsis edildi. Fakat o, köylülerin yanında olmayı tercih etti. Geçmişteki eşkıya günlerini geride bırakmıştı ve artık "Bozkırın Ağası" olarak anılıyordu.
1942 yılında 60 yaşında vefat eden İbrahim Efe, Türk tarihinde eşsiz bir yere sahiptir. Adaleti, cesareti ve yiğitliğiyle her zaman hatırlanacaktır. Onun hikâyesi, bozkırın sessiz tanığıdır.
İbrahim Efe'nin ruhu, bozkırın özgürlük rüzgarıyla birlikte yankılanmaya devam ediyor. Onun mirası, Türk milletine cesaret, adalet ve vatanseverlik dersleri vermeye devam edecek.