17 - 25 Aralıkın Gerçekleri




17-25 Aralık darbe girişimi, devletin kilit pozisyonlarında bulunan bakanlar ve üst düzey yetkililerin yolsuzluk iddialarıyla gözaltına alınmasıyla başlayan bir süreçti. Olay, 17 Aralık 2013 tarihinde İstanbul'da başsavcılık tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında bazı iş adamlarının ve bürokratların gözaltına alınmasıyla başladı. Ardından 25 Aralık 2013 tarihinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu bazı üst düzey yetkililer gözaltına alındı.

  • Yolsuzluk İddiaları: 17-25 Aralık soruşturması, devlet tarafından bazı büyük şirketlere verilen ihalelerde yolsuzluk yapıldığı şüphesi üzerine başlatıldı. Savcılık, dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı yolsuzlukla suçladı.
  • Siyasi Kutuplaşma: 17-25 Aralık soruşturması, Türkiye'de siyasi kutuplaşmayı daha da derinleştirdi. AKP, soruşturmanın hükümeti yıpratmak için yürütülen bir komplo olduğuna inanırken, muhalefet partileri ise soruşturmanın yolsuzluğu ortaya çıkarmak için gerekli olduğunu savundu.
  • Paralel Yapı: 17-25 Aralık soruşturması, Türkiye'de "paralel yapı" olarak bilinen Gülen Cemaati'nin devletin içinde güç kazandığı iddialarını da gündeme getirmişti. Savcılık, soruşturmayı yürüten polis ve savcıların Gülen Cemaati ile bağlantılı olduğunu öne sürdü.
  • Yargı Kararları: 17-25 Aralık soruşturması kapsamında yargılanan bazı sanıklar beraat ederken, bazıları ise hapis cezalarına çarptırıldı. Ancak bu yargı kararları da tartışmalara neden oldu ve bazıları kararların siyasi amaçlı olduğuna inandı.
  • ları: 17-25 Aralık soruşturması, Türkiye'nin siyasi ve sosyal tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Soruşturma, ülkede siyasi istikrarsızlığa yol açtı ve Türkiye'nin uluslararası itibarına zarar verdi. Ayrıca soruşturma, devlet içindeki paralel yapıların güçlendiğine dair endişeleri artırdı.
    • 17-25 Aralık darbe girişimi, Türkiye'nin yakın tarihindeki en tartışmalı olaylardan biridir. Soruşturma, yolsuzluk iddialarını ortaya çıkardı, siyasi kutuplaşmayı derinleştirdi ve devletin içindeki paralel yapıların varlığına dikkat çekti. Soruşturmanın sonuçları bugün hala tartışılmaya devam ediyor ve Türkiye'nin geleceğini şekillendirmeye devam edecek gibi görünüyor.