17 Aralık 1938'de, genç bir adam meşhur bir piskoposla tartışmaya girme cüretinde bulundu ve gazetelerde yer alan o meşhur fotoğrafın çekilmesine neden oldu.
O genç adam, Carl Fallberg adında bir öğrenciydi ve tartıştığı piskopos Svenska Kyrkan'ın başı Erling Eidem'di. Fallberg, piskoposun Nazizme karşı yeterince sert konuşmadığını düşünüyordu, piskopos ise tepki olarak Fallberg'i vatanseverliğinden şüphe etmekle suçladı.
Sonunda, tartışma o kadar alevlendi ki Fallberg piskoposun yüzüne yumruk attı. Fotoğrafçılar o anı yakaladı ve fotoğraf gazetelerde yayınlandı, İsveç tarihinde önemli bir anı ölümsüzleştirdi.
Olay, Fallberg'in neden Nazizme karşı bu kadar sert davrandığını sorgulatmamıza neden oluyor. O dönemde İsveç'te Nazizme sempati duyan pek çok insan vardı; Fallberg neden farklıydı?
Cevap muhtemelen ailesinde yatıyor. Fallberg'in babası bir Yahudi'ydi ve Nazi rejiminin zulmünden kaçmak zorunda kalmıştı. Fallberg, babasının yaşadıklarını dinledikten sonra Nazizmin ne kadar tehlikeli olduğunu anlamıştı.
Fallberg'in, piskoposun yüzüne yumruk attığı eylemi cesaret gerektiriyordu. O dönemde piskoposlara karşı çıkmak büyük bir riskti ve Fallberg'in eylemi, kendi inancını savunmanın önemi hakkında güçlü bir mesaj verdi.
Bugün, 17 Aralık'ı, Nazizme ve diğer nefret ideolojilerine karşı mücadele eden cesur insanları hatırlamak için özel bir gün olarak kutluyoruz. Fallberg'in mirasını hatırlayalım ve hepimiz dünyada daha adil ve eşitlikçi bir toplum inşa etme mücadelesinde bir rol oynayalım.