Aşure: Bir İnanç, Bir Lezzet




Merhaba sevgili okuyucular! Bu festival gününde sizlere inançlarımızın ve kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olan, bereket yüklü bir lezzeti anlatacağım: Aşure.

Aşure, yüzyıllardır sofralarımızı süsleyen, Muharrem ayının onuncu gününde pişirilen bir tatlıdır. Peygamber Efendimiz (S.A.V.)'in torunu Hz. Hüseyin'in ve 62 arkadaşıyla birlikte Kerbela'da şehit edildiği günden kalma bir gelenektir. Bu acılı günün anısına ibadet niyetiyle oruç tutulur ve aşure pişirilip dağıtılır.

Aşurenin en önemli özelliği, farklı malzemelerin bir araya gelerek uyumlu bir lezzet oluşturmasıdır. Bu malzemelerin her biri, inancımızda bir sembolü temsil eder. Mesela buğday bereketi, nohut bolluluğu, kuru üzüm uzun ömrü ifade eder. Toplamda 10 çeşit malzemenin kullanılması ise Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının şehit edildiği on günün anısınadır.

Aşure pişirmek zahmetli bir iştir, ancak bereketini ve lezzetini düşündüğümüzde değdiğini anlarız. Bir ömür hatırasında kalacak, iki dünyayı birleştirecek bir ibadettir. Aşure dağıtmak da geleneklerimizin önemli bir parçasıdır. Komşularımıza, dostlarımıza, ihtiyacı olanlara ikram ederiz. Böylece hem bereketi paylaşır hem de Hz. Hüseyin'in hatırasını yaşatmış oluruz.

Benim için aşure, yalnızca bir tatlı değil, ailemizin ve toplumumuzun bir parçasıdır. Her yıl annemle birlikte pişiririz. Onun anlattığı hikayeleri dinler, geleneklerimizin önemini kavrarım. Aşurenin tadını çıkarmak kadar, onu dağıtmak da bana büyük bir huzur veriyor. Çünkü biliyorum ki bu bereketli lokma, hem kalplerimize hem de sofralarımıza mutluluk getiriyor.

Bu Muharrem ayında, inancımızın ve kültürümüzün bir sembolü olan aşureyi bütün sevdiklerimizle paylaşalım. Bereketini, lezzetini ve maneviyatını birlikte yaşayalım. Aşure, bir tatlıdan çok daha fazlasıdır. O, bir inancın, bir lezzetin, bir paylaşımın adıdır.

Afiyet olsun, bereketiniz bol olsun.