Günlerdir nefesimizi tutarak takip ettiğimiz Kahramanmaraş depremi, tüm ülkemizi derinden sarstı. Yaralarımızı sarmaya çalışırken, depremin gölgesinde kalan başka bir şehir olan Adıyaman'a da bir göz atmakta fayda var.
Adıyaman, depremde büyük yıkım yaşayan şehirlerden biri olmasına rağmen, nedense haberlerde daha az karşımıza çıkıyor. Ancak bu sessizliğin ardında yatan yıkımın büyüklüğü yüreklerimizi burkuyor.
Yerel halkla konuştuğumda, yaşadıkları dehşetin gözlerindeki kederden okuyabiliyorum. Bir kadın, evinin tamamen yıkıldığını ve sevdiklerini kaybettiğini anlatırken gözleri doluyor. Bir adam ise çaresizlikle, "Hiçbir şeyimiz kalmadı" diyor.
Adıyaman'ın sokaklarında dolaşırken, depremin izleri her köşe başında karşımıza çıkıyor. Yıkılmış binalar, enkaz yığınları, harap olmuş arabalar... Şehir adeta bir savaş alanı gibi görünüyor.
Ancak Adıyaman halkının dayanıklılığı ve azmi de göz ardı edilemez. Depremden sağ kurtulanlar, birbirlerine destek olarak yaralarını sarmaya çalışıyorlar. Sokaklarda yardımlaşma ruhu her yerde hissediliyor.
Adıyaman'ı ziyaret ettiğimde, içimde hem derin bir üzüntü hem de bir umut kırıntısı hissettim. Depremden sonra ayakta kalmayı başaranların gücü ve dayanıklılığı beni derinden etkiledi. Bu şehir, yaşadığı yıkıma rağmen yeniden doğacaktır.
Şimdi, Adıyaman'a ve tüm depremzedelere yardım etme zamanı. Onların yanında olalım, ihtiyaçlarını karşılayalım ve yaralarını birlikte saralım. Unutmayalım, birlikten doğan güçle her zorluğun üstesinden gelebiliriz.