Bir berber dükkanının kapısından ilk adımımı attığımda, karşımda duran adamın yüzünde sıcak bir gülümseme beliriverdi. Siyah önlüğü ve keskin makasıyla, tıpkı eski filmlerdeki berberler gibi görünüyordu.
Adının Alperen olduğunu öğrendim. Saçımı kesecekti ama sadece saçımı değil, bir hikayeyi de kesecekti.
Alperen, 20 yılı aşkın süredir berberlik yapıyormuş. Dükkanı, mahallenin kalbi, insanların sohbet ettiği, fikirlerini paylaştığı bir yerdi.
"Herkesin bir hikayesi vardır," dedi Alperen. "Saçlarını keserken dinliyorum onları. Bazen üzgün hikayeler, bazen neşeli hikayeler."
Alperen, mahallenin hafızasıydı. Her müşterinin hayatındaki önemli anlara tanıklık etmişti: İlk iş görüşmeleri, düğünler, mezuniyetler... Saçlarını kestiği her kişiyle birlikte, o da hikayeler biriktirmişti.
"İnsanların hayatlarına dokunmak güzel bir duygu," dedi. "Bir saç kesimi sadece saç kesimi değildir. Bir bağlantıdır."
Alperen'in makası ustaca ellerinde hareket ederken, bana mahallenin tarihini anlattı. Burası bir zamanlar yoksul bir işçi mahallesiymiş. Ama zamanla, genç profesyoneller ve sanatçılar mahalleye akın etmiş.
"Mahalle değişti ama ruhu aynı kaldı," dedi Alperen. "İnsanlar hala birbirine yardım ediyor, birbirlerini önemsiyor."
Saçım kesilirken, Alperen'in hikayelerine kulak verdim. Savaştan kaçan bir mültecinin hikayesi, kanserle mücadele eden bir kadının hikayesi, yeni bir işe başlayan genç bir adamın hikayesi...
Alperen'in berber dükkanı, sadece saç kesilen bir yer değildi. Bir hikaye deposu, insanların hayatlarının kesiştiği bir noktaydı.
Saçım bittiğinde, Alperen bana aynayı tuttu. "Güzel oldu," dedi. "Ama en önemlisi, içinde taşıdığın hikayeler."
Alperen'in dükkanından çıktığımda, sadece saçım değil, kalbim de hafiflemişti. Mahallenin hikayelerini, insanlarının hayatlarını dinlemiştim. Ve bir berberin, tıpkı bir hikaye anlatıcısı gibi, insanların hayatlarına nasıl dokunabileceğini anlamıştım.
Alperen Berber, sadece bir berber değildi. O, mahallenin hafızası, insan hikayelerinin bekçisiydi.