Amed, Türkiye'nin güneydoğusunda, Dicle Nehri kıyısında yer alan kadim bir şehir. İki yüzü var bu şehrin; bir yanı tarihle, kültürle dolu, bir yanı da acıyla, gözyaşıyla dolu.
Tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış Amed. Asurlular, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar burada izlerini bırakmışlar. Şehrin her köşesi, her taşında bu zengin tarihten bir parça var.
Ancak Amed'in bu tarihi yüzünün ötesinde, başka bir yüzü daha var. Bir acının, gözyaşının yüzü. 1990'lardan beri süren çatışmalar, şehri derinden yaraladı. Evler yıkıldı, insanlar öldü, hayaller paramparça oldu.
"Barışın Kentinde Savaş"Amed'e "Barışın Kenti" derler. Ancak son yıllarda bu barış, yerini savaşa bıraktı. Kentin sokaklarında çatışmalar yaşandı, insanlar korku içinde yaşadı. Bu çatışmaların en büyük bedeli ise siviller ödedi.
Amed'in iki yüzünü de gördüm. Tarihinin zenginliğini de, savaşın yıkımını da. Şehrin sokaklarında dolaşırken, her iki yüzle de yüzleştim. Tarihi camilerle, yıkılmış binalarla karşılaştım. İnsanların gözlerinde hem tarihi gururu hem de savaşın acısını gördüm.
"Bir Şehir İki Yüze Sahip Olabilir mi?"Bir şehir iki yüze sahip olabilir mi? Amed'e bakınca, cevabın evet olduğunu görüyorum. Şehir, tarihiyle gurur duyuyor, ancak aynı zamanda savaşın yaralarını da taşıyor. İki yüzü var bu şehrin, ve bu iki yüz de onun ayrılmaz bir parçası.
"Amed'in Geleceği"Amed'in geleceği ne olacak? Şehir, iki yüzünün de ağırlığını taşımaya devam mı edecek, yoksa bir gün bu iki yüzü birbirine kavuşturacak mı? Bu sorunun cevabı, sadece Amed'in değil, Türkiye'nin de geleceğini belirleyecek.
"Bir Umud Işığı"Çatışmaların ortasında bile, Amed'de bir umud ışığı var. Şehrin gençleri, barışı ve kardeşliği savunuyor. Şehrin yeniden inşa edilmesi için çalışıyorlar. Amed'in geleceği, bu gençlerin ellerinde.
Umuyorum ki bir gün, Amed'in iki yüzü de barışla, huzurla anılacak. Şehrin tarihi zenginliği, savaşın yaralarıyla değil, barışın zaferiyle hatırlanacak. Amed, bir kez daha "Barışın Kenti" olacak.
"Amed'e Sesleniyorum"Amed, sana sesleniyorum. Senin iki yüzünü de biliyorum. Tarihine hayranım, acına üzülüyorum. Geleceğin için umutluyum. Bir gün, barışın kenti olacağına inanıyorum. O gün geldiğinde, ben de orada olacağım.