Arda kardeşler, Türk sanat tarihinin en önemli isimlerindendir. Aralarındaki bağ, sadece kan bağıyla değil, sanat anlayışları ve hayatları boyunca birbirlerine verdikleri destekle de kuvvetlenmiştir.
Hikayeleri, Ankara'da mütevazı bir evde başlar. Aliye ve Mustafa Arda'nın üç oğlu, Fikret, Mümtaz ve Neşet, sanatın çeşitli dallarına ilgi duymuşlardır. Fikret, resim sanatına olan tutkusuyla öne çıkmış, Mümtaz, heykel ve seramik alanında kendini geliştirmiş ve Neşet, mimariye yönelmiştir.
1940'lı yıllarda İstanbul'a taşınan Arda kardeşler, burada sanat çevreleriyle tanışmışlar, sergiler açmışlar ve sanat dünyasına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Fikret, Türk resminin öncülerinden biri olarak kabul edilmiş, Mümtaz'ın heykelleri uluslararası ödüller almış ve Neşet'in mimari tasarımları dönemin modern mimari anlayışını şekillendirmiştir.
Kardeşlerin birbirlerine olan destekleri, çalışmalarını ve hayatlarını derinden etkilemiştir. Birlikte vakit geçirmişler, fikirlerini paylaşmışlar ve birbirlerine her zaman ilham kaynağı olmuşlardır. Fikret'in resimlerinde Mümtaz'ın heykellerinin etkilerini, Neşet'in mimari tasarımlarında Fikret'in renk kullanımının yansımalarını görmek mümkündür.
Küçük Bir Anekdot:Bir keresinde Fikret, bir tablosunu üzerinde çalışırken, Neşet içeri girmiş ve tablonun renklerini çok canlı bulduğunu söylemiştir. Fikret, kardeşinin bu yorumuna sinirlenmiş ve tabloyu yırtmıştır. Ancak Mümtaz, kardeşlerini yatıştırmış ve Fikret'in yırtılmış tablosundan yola çıkarak yeni bir heykel yaratmıştır.
Arda kardeşler, hayatları boyunca sanat dünyasına öncülük etmişler, Türk sanatına önemli katkılarda bulunmuşlar ve kardeşlik bağlarının gücünü kanıtlamışlardır. Onların mirası, bugünün sanatçıları için de ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.
Arda kardeşlerin sanat anlayışları, döneminin toplumsal ve siyasal koşullarından etkilenmiştir. Fikret'in resimleri, Anadolu kültürünün etkilerini taşırken, Mümtaz'ın heykelleri daha soyut ve avangart bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Neşet'in mimari tasarımları ise geleneksel Osmanlı mimarisinden modern Batı mimarisine uzanan bir yelpazede yer almaktadır.
Kardeşlerin sanatçı olarak birbirlerini desteklemeleri, sanat dünyasında nadir görülen bir durumdur. Genellikle sanatçılar, kendi eserlerine odaklanırlar ve rakip olarak görülürler. Ancak Arda kardeşler, sanatın kişisel bir yolculuktan çok, kolektif bir çaba olduğuna inanmışlardır.
Arda kardeşlerin hikayesi, bize kardeşliğin gücünün tüm alanlarda başarıya ulaşabileceğini hatırlatıyor. Birbirimize destek olmalı, fikirlerimizi paylaşmalı ve ortak hedeflerimiz doğrultusunda çalışmalıyız. Hepimiz birlikte, daha büyük şeyler başarabiliriz.