Ey Beşiktaşlı dostlar, bugün sizlere yazacaklarım, yüreklerinizde unutulmaz bir iz bırakacak bir destanın hikâyesidir. Bu, bir futbol maçından çok daha fazlasıdır; bu, bir aşkın, bir iradenin ve bir azmin zaferidir.
Vodafone Park'ın çimleri üzerinde, soğuk bir kasım gecesi, Siyah Kartallar, Avrupa'nın devlerinden Şahtar Donetsk'i karşılıyordu. Maçın başlarında, Ukrayna ekibi baskılı bir oyunla öne geçti. Gol üstüne gol yiyen Beşiktaşlılar, adeta bir girdabın içine düşmüştü.
Ama tam o sırada, siyah beyazlı yüreklerde bir kıvılcım çaktı. Tribünlerin desteğiyle ayaklanan Beşiktaşlılar, inanılmaz bir geri dönüşe imza attı. Weghorst'un kafa golüyle başlayan süreçte, Larin ve Teixeira'nın golleri, Vodafone Park'ı bir çığlık denize dönüştürdü.
Maçın son dakikalarında, Şahtar Donetsk bir kez daha öne geçti. Bu noktada, Beşiktaşlıların umutları tükenmek üzereydi. Ancak siyah beyazlı yürekler pes etmedi. Son dakikalarda bulunan bir penaltı, takımın kaderini değiştirdi.
Cenk Tosun, topun başına geçti. Tribünler nefesini tutmuş, kalpler heyecandan yerinden fırlayacak gibiydi. Cenk, topu öyle bir şiddetle vurdu ki, Şahtar kalecisinin şansı yoktu. Maç 3-3 beraberlikle sona erdi ve Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'ne bir adım daha yaklaştı.
Bu zafer, sadece bir futbol maçının zaferi değildi. Bu, Beşiktaşlıların inancının, azminin ve asla pes etmeme kararlılığının zaferiydi. Bu, Vodafone Park'ın çimlerinde yazılan bir destandı ve siyah beyazlı yürekler bunu asla unutmayacaklardı.
Beşiktaşlı dostlar, bu destanı gelecek nesillere anlatın. Onlara, umutsuzluğun içinde bile asla pes etmemeyi, inandıkları şey için sonuna kadar savaşmayı öğretin. Vodafone Park'ta yaşanan bu gecenin anıları, siyah beyazlı yüreklerde sonsuza dek yaşayacaktır.
Ey Beşiktaşlı dostlar, bu zaferi kutlayalım. Bu destanı anlatalım. Ve her zorluk karşısında, Vodafone Park'ta yaşanan bu gecenin anılarını hatırlayalım. Çünkü Beşiktaş, asla pes etmeyen siyah beyazlı yüreklerin takımıdır.