Geçenlerde dedemin fişini çektim. Bana büyük bir yas değildi ama bir ağırlık da olduğunu inkar edemem. Dedemin birkaç yıldır Alzheimer'ı vardı ve son zamanlarda durumu kötüleşiyordu. Artık beni tanımıyordu ve sürekli ağlıyordu. Doktorlar onun için yapılabilecek bir şey olmadığını söylemişlerdi.
Dedemi kaybetmek beni çok üzüyor ama ona eziyet çektirmekten daha kötü olacağını da biliyorum. O artık mutlu değildi ve acı çekiyordu. Onu acıdan kurtarmak benim görevimdi.
Hastaneye gittiğimizde dedem uyuyordu. Yanına oturdum ve elini tuttum. Ona veda ettim ve onu sevdiğimi söyledim. Sonra hemşireye fişi çekmesini söyledim.
Fiş çekildiğinde dedemin nefes almasının yavaşladığını ve ardından durduğunu gördüm. Kalbim parçalanıyor gibiydi ama aynı zamanda bir rahatlama hissi de hissettim. Dedemin artık acı çekmediğini biliyordum.
Birkaç dakika sonra dedemin cenazesini hazırladılar. Onu en sevdiği takıma ait bir formayla giydirdik. Mezarın başına geldiğimizde, hepimiz çok üzüldük ama aynı zamanda dedem için mutluyduk. Çünkü artık huzurluydu.
Dedemin ölümünden sonra onunla ilgili birçok düşüncem oldu. Onun ne kadar harika bir insan olduğunu ve bana ne kadar çok şey öğrettiğini hatırladım. Ayrıca onunla geçirdiğim zamanların ne kadar değerli olduğunu da anladım.
Dedemi özlüyorum ama biliyorum ki o şimdi daha iyi bir yerde. O benim kalbimde her zaman yaşayacak.