O gün, güneşin ilk ışıklarıyla uyanmıştık. Havanın serinliği, yaklaşan sonbaharın habercisiydi. Doğan Aydal, otelin lobisinde bizi bekliyordu. Güler yüzü ve sıcak bakışları, bizi hemen içine çekti.
Kahvaltımızı bitirdikten sonra, günün ilk durağına, Tarihi Yarımada'ya doğru yola çıktık. Ayasofya'nın ihtişamına hayran kaldık, Topkapı Sarayı'nın odalarında zamanda yolculuk yaptık. Doğan Aydal, her tarihi yapının hikayesini öyle canlı anlatıyordu ki, kendimizi o dönemlerde yaşıyormuş gibi hayal ettik.
Öğle yemeği için bir balıkçı lokantasına gittik. Boğaz'ın muhteşem manzarası ve taze balıkların lezzeti, keyfimize keyif kattı. Doğan Aydal, yemekten sonra bize kendi çocukluğuna dair anılarını anlattı. Gülüşü ve gözlerindeki parıltı, onu daha da sevmemizi sağladı.
Akşam yemeği için, Beyoğlu'nun hareketli sokaklarına indik. İstiklal Caddesi'nin kalabalığı arasında, küçük bir meyhaneye sığındık. Rakı ve mezelerin eşliğinde, Doğan Aydal'la sohbetimiz geç saatlere kadar sürdü. Siyasetten sanata, edebiyattan hayata kadar her konuda fikirlerini paylaştık.
Doğan Aydal'la geçirdiğimiz o gün, hayatımda özel bir yer edindi. Sadece tarihi yerleri değil, onunla olan dostluğumuzu da gezdik. Onun bilgeliği, mizahı ve insaniyeti, bize çok şey kattı. O günün anıları, yıllar sonra bile içimizi ısıtmaya devam edecek.
Doğan Aydal'ın Bize Öğrettiği Dersler