Ece Üner'in Gözünden: Hayatın Gizemli Labirenti
Canlarım, geçmişin tozlu sayfalarında kaybolmayı çok severim. Her bir satır, gizemli bir labirent gibi davet eder beni. O labirentin içinde kayboldukça kendimi, hayatı ve insanları daha iyi anladığımı hissederim.
Bir gün, yine eski bir kitabın sayfaları arasında gezinirken, Ece Üner adında bir yazarla tanıştım. Onun kelimeleri öyle akıcıydı ki, sanki hayatın kendisini yazmıştı. Her bir cümlesinde, insan ruhunun derinliğini ve hayatın karmaşasını bulabiliyordum.
Ece Üner'in labirentinde yol alırken, kendi labirentimle yüzleştim. Geçmişte yaptığım hatalar, içimdeki korkular... Bunların hepsi oradaydı, beni bekliyorlardı. Ama Ece Üner'in sözleri bana cesaret verdi. Onunla birlikte, labirentin karanlık dehlizlerinde bile yolumu bulmaya başladım.
"Yolculuk, düşündüğünden çok daha fazlasını öğretiyor sana." derdi Ece Üner. Ve haklıydı. Her adımda, kendime dair yeni bir şey keşfediyordum. Kendi gücümü, kendi kırılganlığımı... Hepsi de oradaydı ve ben onları kucaklıyordum.
Ece Üner'in labirentinde kaybolmak, hayatın anlamını aramak gibiydi. Her köşe başında, yeni bir soru, yeni bir düşünce... Yolculuk zordu ama bir o kadar da tatmin ediciydi. Çünkü her çıkmazda, bir çıkış kapısı bulmayı başarıyordum.
"Gerçek özgürlük, kendi seçimlerini yapma cesaretinde yatar." diye yazmıştı Ece Üner. Ve ben bu sözleri, hayatımın pusulası yaptım. Kendi seçimimi yaptım ve o seçimin sorumluluğunu aldım.
Ece Üner'in labirentinden çıkarken, kendi labirentime bambaşka bir gözle baktım. Artık korkmuyordum. Çünkü biliyordum ki, kendi hayatımın mimarı bendim. Kendi seçimimi yapma cesaretim vardı.
Canlarım, hayatın labirentinde kaybolmaktan korkmayın. Çünkü her çıkmazda, bir çıkış kapısı bulacaksınız. Ve yolculuk boyunca, kendinize dair yeni şeyler keşfedeceksiniz. Ece Üner'in sözleriyle bitireyim:
"Labirentlerin sonu her zaman vardır. Sen yeter ki yürümeye devam et."