Hakan Sataroğlu: Babasıyla 123 gram altınla tanışan çocuk




Birkaç yıl önce birgün, babam "Hadi oğlum, senin için bir sürprizim var," dedi ve beni yan odadaki kasaya götürdü. Kasayı açtığında içinden bir tomar gazete kupürü çıkardı. Gazete kupürlerinin tamamı hakkımda yazılmıştı.
"Bunlar ne baba?" diye sordum.
"Bunlar senin başarılarının haberleri," dedi. "Sen doğduğunda 123 gram altın ağırlığındaydın. O zamanlar Türkiye'nin en ağır bebeğiydin. Ve gazeteler de senin hikayeni yazmışlar."
Gazete kupürlerini okumaya başladım. Her biri beni daha da gururlandırdı. Babamın haklı olduğunu anladım. Ben, 123 gram altınla doğan çocuktum. Ve bu, benim için bir onurdu.
"Teşekkür ederim baba," dedim. "Bunu saklayacağım."
Gazete kupürlerini dikkatlice sakladım. Onlar benim için bir gurur kaynağıydı ve her zaman da öyle kalacaktı.
Yıllar sonra, ben de bir gazeteci oldum. Babam gibi, ben de insanların hikayelerini yazmak istiyordum. Ve her hikayeyi yazdığımda, 123 gram altınla doğan çocuk olmaktan gurur duyuyordum. Çünkü bu, benim hikayemin başlangıcıydı.