Sevgili dostlarım, bugün sizlerle çok özel bir konu hakkında konuşacağım. Bir zamanlar hayatın tadını çıkaran, gözlerinde ışık olan bir kadın varmış. Ancak zaman içinde bu ışık, hayattaki zorluklar altında söndü.
Bu kadın, Hasret Gültekin'di. Her şey çocukluğunda başladı. Yaşadığı yoksulluk ve zorluklar, genç bedenine ve ruhuna ağır geldi. Eğitimine devam edemedi, çalışmak zorunda kaldı. Gözlerindeki ışık, tüm bu yüklerin altında yavaş yavaş solmaya başladı.
Bir Aşkın İziYıllar sonra hayatına bir ışık girdi. Can adında bir adamla tanıştı. Can, Hasret'in kırık kalbini iyileştirmek, gözlerindeki ışığı tekrar yakmak için elinden geleni yaptı. Ancak kaderin acımasız oyunları, bu mutluluğun çok kısa sürmesine izin verdi.
Can, bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Hasret yıkılmıştı. Gözlerindeki son ışıklar da o gün sönmüştü. Hayata karşı tüm umudunu yitirdi, hayallerini bir bir toprağa gömdü.
Yıllar sonra, Hasret'in yolunun Sebahattin adında bir öğretmenle kesişmesine tanık oldum. Sebahattin, Hasret'in gözlerindeki sönmüş ışığı fark etti. Sabırla, sevgiyle ve azimle Hasret'in kalbini tekrar açmaya çalıştı.
Başlarda Hasret çekindi, direnç gösterdi. Ancak Sebahattin'in yılmaz azmi ve verdiği umut ışığı, sonunda Hasret'in kalbini yumuşattı. Gözlerindeki ışıklar, kırılgan olmasına rağmen, yeniden parıldamaya başladı.