İnsanlık tarihi, kötülüklerin ve kötülerin hikayeleriyle doludur. İnsanlığın karanlık yüzünü yansıtan, kötülüklerin nasıl işlediğini, nerelere değdiğini, nasıl sonuçlar doğurduğunu anlatan sayısız öykü ve efsane vardır.
Kötülerin rahatının olmadığına dair eski bir inanış vardır. İnanca göre, kötülük yapanlar bu dünyada ya da öteki dünyada mutlaka cezasını çekerler. Ceza, işledikleri kötülüklerin büyüklüğüne göre şekillenir.
Bu inanışın arkasında yatan düşünce, adalet duygusudur. İnsanlar, kötülüğün karşılıksız kalmaması gerektiğine inanır. Kötülük yapanların yaptıklarının hesabını er ya da geç vermeleri gerektiğini düşünürler.
Ancak gerçek hayatta her zaman böyle olmayabilir. Bazen kötüler rahat bir hayat sürerken, iyiler acı çeker. Bu da adalet duygusunu zedeleyebilir ve insanlarda hayal kırıklığı yaratabilir.
Kötülere ceza verme görevini üstlenmiş olan kişi veya kurumların zaman zaman yetersiz kaldığı olmuştur. Hukuk sistemi bazen kötülerin elinden kurtulmasına olanak sağlayabilir. Güç ve nüfuz, kötülük yapanların ceza almaktan kurtulmasına yardımcı olabilir.
Yine de kötülere ceza verilmesi gerektiğine olan inanç güçlüdür. İnsanlar, kötülüğün ödüllendirilmemesi gerektiğine inanır. Kötülük yapanların, yaptıklarının bedelini ödemesi gerektiğini düşünürler.
Kötülerin rahatının olmadığına dair inanış, sadece bir inanış değil, aynı zamanda bir uyarıdır. Bu uyarı, kötülük yapmaktan uzak durmamız gerektiğini söyler. Kötülük yapanların, er ya da geç cezasını çekeceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
Kötülük yapmaktan kaçınmak, sadece kendimiz için değil, etrafımızdakiler için de önemlidir. Kötülük, bir virüs gibi yayılır ve bulaştığı her şeyi hasta eder. Kötülük yapanlar, sadece kendilerine değil, başkalarına da zarar verirler.
Adaletin her zaman yerini bulmayabileceğini bilelim. Ancak kötülük yapanların rahat bir hayat sürmemesi için elimizden geleni yapalım. Kötülüğe karşı sesimizi yükseltelim, kötülük yapanlarla mücadele edelim. Kötülüğün karşısında duracak gücü kendimizde bulalım.
Çünkü unutmayalım, "kötülerin rahatı yoktur".