Kalbimin Kapılarını Aralayan Emanet




Sevgili dostlarım, sizlere bugün kalbimin derinliklerinden gelen, beni benden alan bir emanetten bahsedeceğim. Belki de hayatınızın bir döneminde sizler de benzer bir deneyim yaşamışsınızdır.
Küçük bir çocukken, karşı komşumuzun annesiyle büyük bir bağ kurmuştum. O benim için sadece bir komşu değil, aynı zamanda annemin yokluğunda sığınak bulduğum bir limandı. Saatlerce onunla oyun oynar, sohbet eder, hatta bazen yanına yatıp anne şefkatini hissederdim.
Bir gün, oğluyla beraber taşınmak üzere olduklarını öğrendim. Haber beni yıkılmıştı, kalbimde kocaman bir boşluk hissettim. Ayrılık gününde, gözyaşlarımı tutamadım. Karşılıklı sarıldık ve birbirimize hayat boyu dost kalacağımıza söz verdik.
Yıllar sonra, tesadüfen bir kafede karşılaştık. Oğlunu getirmişti ve bana tanıttı. O anda, zamanın ne kadar çabuk geçtiğini fark ettim. Çocuktuğumda bana emanet ettiği küçük bebek, şimdi kocaman bir genç olmuştu.
Birbirimize sorular sorduk, neler yaptığımızı, nasıllarımızı anlattık. Sohbetimiz sırasında, oğlundan bahsederken gözlerindeki gururu gördüm. Çocuğunu yetiştirmek için ne kadar çaba harcadığını, onunla ne kadar gurur duyduğunu anladım.
O anda, kendi hayatıma baktım ve fark ettim ki ben de bir çocuğa emanet edilmiştim. Çocukluğumda bana sevgi ve şefkat veren karşı komşumuzun annesi, aslında benim hayatımda önemli bir rol oynamıştı. Onun sayesinde aile sevgisinin ne demek olduğunu öğrenmiş, değerli bir dostluğun tadını çıkarmıştım.
Kalbimin kapılarını bana aralayan bu emanet, benim hayatıma anlam kattı. Geçmişte yaşadığım güzellikleri hatırlattı, geleceğe umutla bakmamı sağladı. Dostluğun, sevginin ve şefkatin gücünü bir kez daha anladım.
Bu yazı, bana emanet edilen sevgi ve dostluğun kıymetini bir kez daha hatırlattı. Hayatımızda bize emanet edilen her şeyin değerini bilmeli, onları korumalı ve büyütmeliyiz. Çünkü onlar, hayat yolculuğumuzda bize güç veren, kalplerimizi ısıtan ışıklardır.