Kararname çıktı, ortalık toz duman. "Aaa hadi yaaaa!" diyenler, "Demek ki hakkımız yokmuşşş!" diye ağlayanların sesi birbirine karıştı. Ne diyelim? Hayırlısı olsun.
Birkaç gün önce kamuda çalışan bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Kpss ile atandığı kurumda 3-4 yılını doldurmuş, idari eğitimini de almıştı. Şimdi kaymakamlık sınavlarına çalışıyordu.
"Neden kaymakamlık?" diye sordum. "İlçede görev yapmak, insanlarla iç içe olmak istiyorum." dedi. "İnsanlara hizmet etmeyi seviyorum. Bu yüzden kaymakam olmak istiyorum."
İşte kararnameyi görünce aklıma bu arkadaşım geldi. İnsanlara hizmet etmek isteyen, vatanına milletine faydalı olmaya çalışan binlerce genç var. Onlar için üzülmemek mümkün değil.
Tabii bir de atanmayanlar var. Onların da üzüntüsünü anlamak lazım. Yıllarını vermişler, emek vermişler. Ama nafile. Yazık değil mi şimdi onlara?
Bu meselenin bir de siyasi boyutu var. Herkes rant uğruna kendi adamlarını kaymakamlıklara doldurmaya çalışıyor. Siyasi çekişmeler yüzünden nice gençlerin hayalleri suya düşüyor.
Şimdi ne olacak? Atananlar sevinecek, atanmayanlar üzülecek. Ama hayata devam etmek zorundayız. Belki de bu kararname, alınması gereken daha önemli derslere vesile olur.
Belki de artık kamuda adam kayırma yerine liyakatin esas alınması gerektiğini anlarız. Belki de artık siyasi çekişmelerin ötesinde, ülkemiz için hayırlı olacak kararlar almaya başlarız.
Kim bilir? Belki bir gün, kaymakamlar kararnamesi bütün gençler için bir ümit ışığı olur. Belki bir gün, herkes hak ettiği yere gelir.