Lille-Fenerbahçe
Lille'de doğdum ve büyüdüm. Fenerbahçe'yi her zaman uzaktan takip ettim, ama hiçbir zaman tutkulu bir taraftarı olmadım. Son yıllarda, Fenerbahçe'nin Avrupa'da başarılarını görmek beni gururlandırdı, ancak yine de kendimi gerçek bir taraftar olarak görmedim.
Ta ki geçen haftaya kadar. Lille, Şampiyonlar Ligi'nde Fenerbahçe ile eşleştiğinde, her şey değişti. Birdenbire, kendimi heyecan ve merakla dolu buldum. Takımların tarihini ve son performanslarını araştırmaya başladım. Fenerbahçe'nin hücum gücünden ve Lille'in sağlam savunmasından etkilendim. Maçın zorlu geçeceğini biliyordum, ama yine de Fenerbahçe'ye içten içe destek veriyordum.
Maç günü, kalbim küt küt atıyordu. Maçın ilk yarısı golsüz geçti ve tansiyon yükseldi. İkinci yarıda, Fenerbahçe'nin gol atmasıyla sevinçten havalara uçtum. Ancak Lille, kısa süre sonra beraberlik golünü buldu ve maç yine heyecanlı bir hal aldı. Maçın sonlarında, Fenerbahçe bir penaltı kazandı. Kalbim boğazıma tırmandı. Ancak, penaltı kurtarıldı ve maç 1-1 berabere bitti.
Maçtan sonra üzüldüm, ama aynı zamanda gururluydum. Fenerbahçe, güçlü bir takıma karşı iyi bir mücadele sergilemişti. Artık kendimi gerçek bir Fenerbahçe taraftarı olarak hissediyordum. Zorluklara rağmen, takımın arkasında duracak ve onları destekleyeceğim.
Avrupa'da bir Türk takımının başarıları beni her zaman heyecanlandırıyor. Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nde yoluna devam etmesini diliyorum. Çünkü onların başarısı, sadece Türk futbolunun değil, aynı zamanda tüm Türkiye'nin gururu olacaktır.
Hadi Fenerbahçe!