Madımak Katliamı: Bir Kara Günün Dehşet Anıları




3 Temmuz 1993'te, Sivas'ın Madımak Oteli'nde yaşanan vahşet, Türk tarihine kara bir leke olarak kazınmıştır. Bu trajedi, ülkemizin demokrasi ve hoşgörü sicili için bir utanç vesilesi olmuştur.
O kader gecesi, Alevilerin kültürel etkinlikleri için toplanan 35 aydın ve sanatçı, fanatik bir kalabalık tarafından hedef alındı. Madımak Oteli ateşe verildi ve içindekiler acımasızca katledildi. Bu vahşetin sorumlusu, devletin güvenlik güçlerinin ihmaliydi.
Otel yandığında, bizler üniversite öğrencileriydik. Yangının haberini aldığımızda, şok ve dehşet içinde kaldık. Oradaki yazarları, şairleri ve müzisyenleri biliyorduk. Onlar halkımızın aydınları ve geleceğimiz için bir ümit ışığıydı.
Katliamın ardından günlerce sokaklar öfke ve yasla doldu. Türkiye, bu utanç verici olay karşısında bir kez daha bölünmüştü. Bir yanda gericiliğin karanlık yüzüyle, diğer yanda demokrasi ve insan hakları için mücadele eden bir halkla karşı karşıyaydık.
Madımak Katliamı'nın üzerinden yıllar geçti, ancak yaraları hâlâ taze. Bu vahşet, ülkemizin geride bırakamadığı bir utançtır. Bu katliam, hoşgörü ve kardeşlik değerlerini savunmamız, aydınlara değer vermemiz gerektiğini her zaman hatırlatmalıdır.
Bugün, Madımak Oteli'nin yerine, katliamın kurbanlarının anısına bir müze inşa edilmiştir. Her 3 Temmuz'da, binlerce insan oraya gelir ve o karanlık günün dehşetini anar. Bu müze, bizlere tarihimizin karanlık yüzünü hatırlatırken, aynı zamanda aydınlık bir gelecek için umut aşılamaktadır.
Madımak Katliamı'nın kurbanları, Türkiye'nin aydınlık geleceği için hayatlarını feda etmiş kahramanlardır. Onları asla unutmayacağız ve onların idealleri için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bir daha asla böyle bir vahşet yaşanmaması için hep birlikte çalışmalıyız. Hoşgörüyü, demokrasiyi ve insan haklarını savunmalıyız. Madımak Katliamı'nın kurbanlarını anıtlayarak, aydınlık ve barışçıl bir Türkiye için çalışmaya kendimizi adıyoruz.