'Marmara Denizi' Fırtınanın Gözünden
Pırıl pırıl parlayan Marmara Denizi, sakin bir günde cennetten bir tablo gibi görünüyor. Ancak görünüm sizi yanıltmasın, bu huzurlu su kütlesi ani ve hırçın fırtınalarıyla meşhurdur.
Turist olarak, İstanbul'un büyülü sokaklarında dolaşırken Marmara Denizi'nin güzelliğine kapılmak kolaydır. Ancak yerel bir sakin olarak, bu denizin öfkesine tanık oldum ve bu anılarım hâlâ tüylerimi diken diken ediyor.
Bir kış akşamıydı ve rüzgar çılgın gibi esiyordu. Evin pencerelerinden dışarıyı izlerken, dalgaların kıyı şeridini dövüşünü ve rüzgarın ağaçları savurduğunu görüyordum. Birden gökyüzü karardı ve yağmur bardaktan boşanırcasına yağmaya başladı.
Fırtına gücünü artırırken, deniz kabardı ve dalgalar öfkeyle yükselmeye başladı. Penceremden, sahil boyunca dehşetle seyreden insanların silüetlerini görüyordum. Bazıları panik içinde kaçarken, diğerleri şok içinde donup kalmıştı.
Rüzgar o kadar şiddetliydi ki evim titremeye başladı. Çatı katının penceresinden baktığımda, dalgaların balkonumuzu yaladığını gördüm. Kalbim ağzıma geldi ve fırtınanın ne kadar süre daha süreceğini merak etmeden edemedim.
Saatlerce süren bir zulümden sonra fırtına nihayet dindi. Sabahleyin, Marmara Denizi'ne baktığımda, dünün öfkesinden eser kalmamıştı. Şimdi, sakin ve berrak bir şekilde parıldıyordu, sanki hiçbir şey olmamış gibi.
Ancak fırtınanın izleri hâlâ belliydi. Kıyı şeridi harap olmuştu, binalar hasar görmüştü ve ağaçlar yerle bir olmuştu. Fakat bu yıkım, Marmara Denizi'nin gücünün bir kanıtıydı; sakin bir günde bir cennet, öfkeli bir fırtınada ise bir canavar.
Marmara Denizi'nin fırtınaları sadece fiziksel bir olay değildir; aynı zamanda insani duyguların bir metaforudur. Bizler de hayatımız boyunca inişler ve çıkışlar yaşarız. Bazen sakin bir denizin üzerinde süzülür gibi hissederken, bazen de öfkeli fırtınalarla boğuşuruz.
Hayatın fırtınaları, bizi güçsüz ve savunmasız hissettirebilir. Ancak bu fırtınalar, büyümemiz ve olgunlaşmamız için gereklidir. Onları kucaklamaktan ve bize öğrettiklerinden ders çıkarmaktan korkmamalıyız.
Tıpkı Marmara Denizi'nin bir öfke patlamasından sonra bile sakinliğine kavuşması gibi, bizler de fırtınaların ardından huzura ulaşabiliriz. Çünkü fırtınalar sadece birer geçittir ve sonunda her zaman güneşli günler gelir.
Yani bir dahaki sefere hayatın fırtınalarını yaşarken, Marmara Denizi'ni hatırlayın. Sakin yüzeyin altındaki gücü ve huzurun her zaman geri döneceğini bilin. Hayatın fırtınalarında bile, umudunuzu kaybetmeyin ve fırtınayı bir öğrenme fırsatı olarak görün. Çünkü en karanlık gecelerin ardından, en parlak şafaklar doğar.