Dries Mertens, futbolu değiştiren bir oyuncu değil tabii ki. Ama emin olun, onun hikayesi en az o kadar ilginç. Belçikalı forvet, tıpkı gençliğinde kalabalık bir ailede büyümesi gibi, sahada da her zaman bir kalabalık içindeydi. Sivri zekası ve hızlı ayaklarıyla rakiplerine kafa tuttu, onların arasında kaybolup gitti.
Mertens'in en sevdiğim anılarından biri, Napoli'nin bir Avrupa maçında oynanan ilk yarıdan sonra soyunma odasına gidişiydi. Takım 0-2 gerideyken, Mertens sakin bir şekilde takım arkadaşlarına dönerek, "Bir dakika bekle, size bir şey anlatacağım" dedi. Ve sonra, en son oynadığı PlayStation oyunundan bir sahneyi anlatmaya başladı. Herkes gülmekten kırılırken, Mertens'in yüzünde en ufak bir gülümseme bile yoktu.
Mertens'in mizah anlayışı, onun sahadaki oyununa da yansıdı. Bir keresinde bir röportajda, "Futbol benim için eğlence. Çocuğun bir oyuncakla oynaması gibi. Sadece eğlenmeye çalışıyorum" demişti. Ve gerçekten de, Mertens oynadığında, yüzünde her zaman bir gülümseme olurdu. Topu ayağına aldığında, sanki bir çocuk oyuncağıyla oynuyormuş gibi hissederdi. Rakip savunmacılar onun hızına yetişmeye çalışırken, o onlarla alay ederdi.
Ama Mertens'in sadece bir palyaço olmadığını unutmamak lazım. O, son derece yetenekli bir forvetti. Napoli formasını 300'den fazla kez giydi ve 150'den fazla gol attı. İtalya'da iki kez gol kralı oldu ve Belçika Milli Takımı'yla birlikte Dünya Kupası'nda üçüncülük kazandı.
Mertens, futboldan çok daha fazlasıydı. O, hayattan zevk almayı bilen, her zaman olumlu düşünen ve insanları güldürmeyi seven bir adamdı. Napoli'nin kült figürüydü ve hep öyle kalacak.