Parke Taşı




Ah şu parke taşları... Şehrin damarlarında dolaşan, ayak izlerimizi taşıyan, tarihin sessiz tanıkları...

İstanbul'un sokaklarında yürürken ayaklarım altında hissettiğim her parke taşı, bana şehrin geçmişini fısıldıyor. Osmanlı devletinin ihtişamlı dönemlerinden Cumhuriyet'in ilk yıllarına uzanan bir yolculuğa çıkartıyor beni.

Bazı taşlar o kadar eski ki, üzerindeki çukurlar ve çizikler, yüzyıllar boyunca sayısız ayak izine ev sahipliği yaptığını kanıtlar nitelikte. Her bir çizik, bir hikaye, her bir çukur, bir hatıradır sanki.

Parke taşlarının arasında dolaşırken, kendimi bir zaman yolcusu gibi hissediyorum. İstiklal Caddesi'nin kalabalığında kayboluyor, Beyoğlu'nun eğlenceli gecelerine tanıklık ediyor, Topkapı Sarayı'nın görkemli avlusunda dolaşıyorum.

İstiklal Caddesi'nin ritmi

İstiklal Caddesi'nde yürürken, ayaklarımın altında parke taşları ritmik bir melodi oluşturuyor. Mağazaların önünden geçen kalabalığın sesi, arabaların kornalarıyla karışarak adeta bir senfoni yaratıyor.

Her parke taşı, şehrin bu dinamik ritminde bir nota gibidir. İstiklal Caddesi'nin canlılığını, enerjisini ve kozmopolit yapısını yansıtır.

Beyoğlu'nun geceleri

Beyoğlu geceleri parke taşları parıldar. Işıkların yansımasıyla aydınlanan sokaklar, eğlence arayanların uğrak yeri haline gelir.

Parke taşları, gece kuşlarının adımlarını sessizce taşır. Barların ve kulüplerin önünde, kahkahaların ve sohbetlerin yankısıyla doludur.

Topkapı Sarayı'nın avlusu

Topkapı Sarayı'nın avlusundaki parke taşları, yüzyılların ağırlığını omuzlarında taşır. Osmanlı padişahlarının ayak bastığı bu taşlar, tarihin ihtişamına tanıklık etmiştir.

Avluyu dolaşırken, parke taşlarının üzerindeki desenlere dalıyorum. Her desen, bir dönemin ruhunu yansıtıyor gibi. Sarayın görkemli günlerini, savaşların acılarını, entrikaların karanlığını ve imparatorluğun çöküşünü anlatıyorlar.

Parke taşları sadece bir yol malzemesi değil, aynı zamanda şehrin hafızasıdır. Her bir taş, İstanbul'un bir parçasını taşır. Onların üzerinden geçerken, şehrin geçmişine yürür, şimdiki zamanını yaşar ve geleceğini hayal ederim.

Bir sonraki sefere İstanbul sokaklarında yürürken, ayaklarınızın altında yatan parke taşlarına dikkat edin. Onların sessiz hikayelerini dinleyin, şehrin kalbinin atışını hissedin.

Çünkü parke taşları, sadece taştan yapılmış bir yol değildir. İstanbul'un ruhunun somutlaşmış halidirler.