Küçükken hep pedrinho diye çağırırlardı beni. Boyum kısa, saçlarım karışık ama en önemlisi yaramazdım. Mahallede oynamaktan, ağaçlara tırmanmaktan okuldan kaçmaktan başka işim yoktu. Annem sürekli "Pedrinho, yine mi yaramazlık yaptın!" diye bağırırdı. Babam ise "Oğlum büyüyecek, uslanacak merak etme" derdi.
Ama ben büyüdükçe yaramazlığım da arttı. Okulda sürekli sınıftan atılıyordum, ders çalışmayı hiç sevmiyordum. Öğretmenlerim benden bıkmış, ailem çaresiz kalmıştı.
Bir gün okuldan yine atıldım ve eve giderken yolda bir yaşlı adamla karşılaştım. Adam bana baktı ve gülümsedi. "Küçük bey, neden bu kadar yaramazsın?" diye sordu. Ben omuz silktim. "Bilmiyorum" dedim. Adam başını salladı. "Yaramazlık eğlencelidir ama ileride başını derde sokabilir. Dikkat et." Sonra cebinden bir şeker çıkarıp bana verdi. "Al bakalım, yaramaz çocuklara şeker ikram ederim ben." Ve gülerek yoluna devam etti.
O yaşlı adamın sözleri içime işledi. Haklıydı, yaramazlık eğlenceliydi ama ileride başımı derde sokabilirdi. O günden sonra davranışlarımı değiştirmeye karar verdim. Sınıfta daha dikkatli dinlemeye, ödevlerimi yapmaya başladım. Öğretmenlerim ve ailem şaşırmıştı. Ben bile kendimi daha iyi hissediyordum.
Yaramaz
Şimdi bir yetişkinim ve hala zaman zaman yaramazlık yaparım ama asla haddimi aşmam. Çünkü bilirim ki yaramazlık, eğlenceli olduğu kadar tehlikeli de olabilir.
Küçük dostlarım, siz de yaramazlık yapmaktan çekinmeyin ama unutmayın, her şeyin bir sınırı vardır. Yaramazlık eğlencelidir ama sınırları aşmamak önemlidir. Unutmayın, her yaramaz çocuğun bir gün uslanma zamanı gelir.