Çocukluktan ergenliğe geçiş yıllarında Pele, olağanüstü yeteneğini sergiledi. Sokaklarda ve yerel takımlarda oynarken, rakiplerini kolaylıkla geçerek goller yağdırdı. 15 yaşına geldiğinde, Sao Paulo'nun gençlik takımına seçildi ve orada yıldızı parlamaya başladı.
1958'de, daha 17 yaşında olan Pele, İsveç'te düzenlenen Dünya Kupası'nda Brezilya milli takımına seçildi. İlk maçında gol atarak tarihe damgasını vurdu. Turnuva boyunca sergilediği olağanüstü performansla Brezilya'nın şampiyonluğa ulaşmasında kilit rol oynadı. Maçlar sırasında yaptığı akrobatik hareketler ve rakiplerini çalımlayarak attığı goller, onu tüm dünyanın gözdesi haline getirdi.
Dünya Kupası'ndan sonra Pele, Santos kulübüne transfer oldu ve burada 18 yıl boyunca oynadı. 1962 ve 1970'teki Dünya Kupaları'nda Brezilya'yı zafere taşıdı ve üç Dünya Kupası kazanan tek oyuncu olma unvanını aldı.
Sahada gösterdiği olağanüstü performanslarının yanı sıra Pele, sahalar dışında da bir ikon haline geldi. Sosyal adaletin savunucusu olarak sesini yükseltti ve ırkçılığa ve eşitsizliğe karşı mücadele etti. 1977'de New York Cosmos'a katıldı ve burada Kuzey Amerika futboluna olan ilgiyi artırdı.
Pele, 1977'de futbolu bıraktı, ancak mirası bugün hala canlı. Sahada ve saha dışında gösterdiği azim, yetenek ve sosyal sorumluluk duygusu, onu tüm zamanların en büyük sporcularından biri olmaya devam ettirmektedir.
Pele'nin hikayesi, hayallerin gerçeğe dönüşebileceğini gösteren bir ilham kaynağıdır. Fakirlik veya engeller bizi sınırlayamaz, ancak azim ve tutku bizi her şeyin üstesinden gelmeye götürebilir. "Siyah İnci" Pele, gelecek nesiller için bir rol model ve futbolun gerçek bir efsanesi olarak sonsuza dek hatırlanmaya devam edecektir.