Merhaba sevgili okuyucular, uzun zamandır kalemimi oynatmamıştım. Ancak son zamanlarda yaşadığım bir olay, beni bu satırları yazmaya itti. Bugün sizlere, hayatımda özel bir yere sahip olan dostum Semicenk'ten bahsedeceğim.
Semicenk, ilk karşılaştığımızda utangaç ve içine kapanık bir çocuktu. Ancak zamanla, onun ne kadar özel bir kalbe sahip olduğunu keşfettim. Gülümsemesi güneşi karartır, kahkahası en karanlık günleri aydınlatırdı. Onun yanında kendimi her zaman rahat ve güvende hissederdim.
Birlikte birçok macera yaşadık. Yaz tatillerimizi kamp yaparak geçirirdik. Ormanda yürüyüşe çıkar, yıldızları seyreder ve kamp ateşinin başında şarkılar söylerdik. Semicenk'in hayal gücü sınırsızdı ve her gün yeni bir hikaye anlatır, bizi başka dünyalara götürürdü.
Okul yıllarımız da bir o kadar keyifliydi. Ders çalışırken bile sıkılmazdık. Çünkü birbirimizi gülmekten kırardık. Semicenk'in esprileri her zaman yerinde olurdu. Arkadaşlarımızla yaptığımız geziler, kahkahadan karnımızın ağrımasına sebep olurdu.
Ancak hayatın inişleri ve çıkışları hepimizi etkiler. Semicenk de üniversite yıllarında zor zamanlar geçirdi. Babasını kaybetmek onu derinden üzdü. Ancak o, her zaman dimdik ayakta kalmayı başardı. O zor günlerde bile gülümsemesini yüzünden eksik etmedi.
Semicenk şimdi başarılı bir iş adamı ve harika bir baba. Ancak onunla ilgili en özel şeyin değişmediğini biliyorum: O hala aynı sevecen, esprili ve yürekli Semicenk. Hayatımda olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü gerçek dostlar bulmak çok zordur ve Semicenk benim için en değerli dostumdur.
Sevgili okuyucular, bu satırları okurken belki de kendi hayatınızdaki özel dostlarınızı düşündünüz. Onların varlığına ne kadar şükretsek azdır. Ve unutmayın, gerçek dostluklar, zamanın yıprattığı değil, güçlendirdiği bağlardır.