Türk futbolu, 2000'li yılların ortasından itibaren altın çağını yaşadı. Bu dönemde milli takımımız, Avrupa'nın en iyi takımları arasında yer alırken, kulüplerimiz de Avrupa kupalarında başarılar elde etti.
Milli takımımız, 2002 Dünya Kupası'nda üçüncü olarak tarihinin en büyük başarısını elde etti. Bu turnuvada Hakan Şükür, turnuvanın en hızlı golünü atma rekoru kırdı. Milli takımımızın bu başarısı, ülkede büyük bir futbol heyecanı yarattı.
Kulüplerimiz de bu dönemde Avrupa kupalarında başarılı sonuçlar aldı. Galatasaray, 2000 yılında UEFA Kupası'nı kazandı. Beşiktaş, 2003 yılında UEFA Süper Kupası'nı kazandı. Fenerbahçe, 2004 yılında UEFA Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynadı.
Türk futbolunun altın çağı, Türk futbolcularının Avrupa'nın en iyi liglerinde oynamasıyla da dikkat çekti. Rüştü Reçber, Emre Belözoğlu, Hakan Şükür, Nihat Kahveci gibi oyuncularımız, Avrupa'nın en ünlü takımlarında forma giydiler.
Türk futbolunun altın çağı, ülkemizde futbola olan ilgiyi artırdı. Bu dönemde futbol, ülkemizde en çok takip edilen spor haline geldi. Futbol, insanlarımızı bir araya getirdi ve milli gururumuzu yükseltti.
Ne yazık ki Türk futbolu son yıllarda eski parlak günlerini geride bıraktı. Milli takımımız, büyük turnuvalarda başarılı sonuçlar alamıyor. Kulüplerimiz de Avrupa kupalarında istedikleri başarıları elde edemiyorlar.
Türk futbolunun yeniden altın çağını yaşayabilmesi için köklü değişiklikler yapılması gerekiyor. Altyapıya önem verilmeli, genç oyuncular doğru yetiştirilmeli ve Türk futbolunun marka değeri artırılmalıdır.
Türk futbolunun altın çağı, geride kalan güzel bir anı olarak kalmamalı. Bu anıları, gelecekteki başarılar için bir ilham kaynağı olarak kullanmalıyız. Türk futbolunun yeni altın çağını yaşamak için hep birlikte çalışmalıyız.