Karadeniz'in hırçın sularıyla yeşilin binbir tonunun kucaklaştığı bir şehir Trabzon. Asırlık tarihin izlerini taşıyan sokakları, lezzetli mutfağı ve nefes kesen doğal güzellikleriyle her gezgini kendine hayran bırakıyor.
Uzungöl'ün masalsı atmosferinde doğayla baş başa kalabilir, Sümela Manastırı'nın tarihi soluğunu içinize çekebilir ve Ayasofya Müzesi'nin görkemine şahit olabilirsiniz. Şehrin kalbi Meydan Parkı'nda dinlenip, gözleme ve çay keyfiyle günün yorgunluğunu atabilirsiniz.
"Hafızalarınızda Yer Edecek Bir Lezzet Şöleni"Trabzon'un mutfağı, Karadeniz'in zengin deniz ürünleriyle yerel otların uyumundan doğmuş bir lezzet cümbüşüdür. Hamsi buğulaması, turşu kavurması, sütlaç ve kaygana, mutlaka denemeniz gereken lezzetlerden sadece birkaçı.
Kazandibi tatlısı, şehrin simge tatlarından biridir. Yöreye özgü sucuk ekmeği, kokusu ve tadıyla sizi kendine aşık edecek.
"Doğanın İhtişamıyla Büyülenen Bir Ruh"Trabzon, doğa tutkunları için bir cennettir. Uzungöl'ün yemyeşil ormanları, Serindere Vadisi'nin şelaleleri ve Pokut Yaylası'nın panoramik manzarası, ruhunuzu dinlendirecek.
Akçaabat'ın meşhur fındık bahçelerinde yürüyebilir, Maçka'nın çay tarlalarında kaybolabilir ve Sümela Tepesi'nden Karadeniz'in uçsuz bucaksız maviliğine dalabilirsiniz.
Trabzon'dan ayrılırken, kalbimde bir parça da onu bırakıyorum. Yeşilin ve mavinin dans ettiği bu muhteşem şehir, anılarımda hep özel bir yere sahip olacak.
Karadeniz'in hırçın dalgaları, tarihi sokakları, lezzetli mutfağı ve doğal güzellikleriyle Trabzon, keşfedilmeyi bekleyen bir hazinedir. Yolunuz bu gizli cennete düşerse, geri dönmek istemeyeceğinizden eminim.