Venezuela'nın çöküşü karmaşık bir hikaye, ancak kökleri birkaç on yıl öncesine kadar uzanıyor. 1998 yılında Hugo Chavez, sözde "Bolivarian Devrim" ile iktidara geldi. Chavez, petrol gelirlerini sosyal programlara yönlendirerek yoksulluğu azaltmayı vaat etti. Ancak politikaları, ekonomik bozulma ve yolsuzluk iddialarına yol açtı.
2013 yılında Chavez'in ölümü, ülkeyi daha da derin bir krize sürükledi. Yerine geçen Nicolas Maduro, ekonomiyi daha da kötüye götüren bir dizi yanlış politika uygulamaya koydu. Birçok Venezuelalı, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor ve ülke hiperenflasyonun pençesinde.
Venezuela'nın çöküşü sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve siyasaldır. Ülke, artan suç oranları ve siyasi muhalefete yönelik baskı ile boğuşuyor. Muhalefet liderleri tutuklandı ve ülkeyi terk etmek zorunda kaldı ve medya hükümet tarafından sansürlendi.
Venezuela'daki durum bir insani kriz haline geldi. Birleşmiş Milletlere göre 4 milyondan fazla Venezuelalı ülkeden kaçtı ve binlerce insan açlık ve hastalıktan öldü. Uluslararası toplum, Maduro hükümetini kınadı ve ekonomik yaptırımlar uyguladı, ancak bu önlemler sorunu çözmeye yetmedi.
Venezuela'nın geleceği belirsiz. Maduro hükümeti iktidarını korumaya kararlı görünüyor, ancak ülkedeki ekonomik ve sosyal durum kötüleşmeye devam ediyor. Venezuela'nın çöküşünün uzun vadeli etkileri henüz bilinmiyor, ancak bölge ve ötesinde istikrarsızlık ve çatışma kaynağı olması muhtemel.
Venezuela bir zamanlar Güney Amerika'nın gururuydu ve umuduydu. Ancak bugün, bir zamanlar zengin bir ülke, çöküşün eşiğinde. Venezuela'nın hikayesi, kötü yönetim, yolsuzluk ve siyasi istikrarsızlığın tehlikeleri hakkında bir uyarıcı masal.
Venezuela'daki duruma kayıtsız kalmamalıyız. Dünyanın en yoksul ve en çaresiz insanlarından bazıları için umut ve yardım sağlamak bizim sorumluluğumuzdur.