Vizontele'yi Nasıl 20 Saatte İzledim ve Hayatım Değişti?




Vizontele, 20 saati aşkın süresiyle Türkiye sinemasının en uzun filmlerinden biri. Peki, ben bu filmi nasıl 20 saate sıkıştırdım ve hayatımı nasıl değiştirdi?
Öncelikle, Vizontele'nin 3 parçadan oluşan bir dizi olduğunu belirtmeliyim. Ben de her bir parçayı 5 saate sıkıştırdım. Tabii ki, bu kolay olmadı. Filmde çok fazla sahne ve diyalog var. Hatta bazıları önemsiz gibi görünebilir. Ancak, her sahnenin bir nedeni olduğunu ve hikayeye bir şeyler kattığını öğrendim.
5 saatlik maratona başlarken, kendime bir hedef koydum: Filmdeki her repliği duymak. Her sahneye dikkat etmek. Çünkü her kelimede, her bakışta bir hikaye olduğunu biliyordum.
İlk 5 saati, Ayvalık'ın dar sokaklarında dolaştım. Köyün sıcaklığını ve sakinliğini hissettim. İnsanların hayatlarına dokundum ve onların hikayelerini dinledim. İkinci 5 saati, Deli Emin'in zindanda geçirdiği zorlu zamanlarda geçirdim. Onun hüznünü ve hayal kırıklığını hissettim. Üçüncü 5 saati ise Ezel'in İstanbul'a yolculuğuna eşlik ettim. Onun hayallerini ve umutlarını paylaştım.
20 saatin sonunda, kendimi farklı bir insan olarak hissettim. Vizontele, bana hayatın anlamını yeniden öğretti. Bana, küçük şeylerin bile değerli olduğunu, insanların birbirlerine yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu ve hayallerimizin peşinden gitmekten asla vazgeçmemem gerektiğini hatırlattı.
Filmin en sevdiğim yanı, karakterlerin gerçekçiliğiydi. Onlar bizim gibi insanlardı, kendi kusurları ve zaaflarıyla. Ancak, onları sevmeyi ve onlarla empati kurmayı başardım. Çünkü onların da benim gibi bir hikayesi vardı.
Vizontele'yi 20 saate sığdırmak kolay değildi. Ama buna değerdi. Hayatımı değiştiren bir deneyim oldu. Bana, hayatın bir yolculuk olduğunu ve her anın kıymetini bilmem gerektiğini öğretti.
Bu yüzden, bana inanın, Vizontele'yi izlemek için 20 saati ayırın. Çünkü bu film, hayatınızda unutamayacağınız bir iz bırakacak. Sadece sabırlı olun ve her bir sahnenin tadını çıkarın. Çünkü her kelimede, her bakışta bir hikaye var.