Volkan Bahçekapılı
Bir zamanlar, Anadolu'nun bağrında, nefes kesici dağların eteğinde küçük bir köy varmış. Köyün sakinleri, yüzyıllar boyunca toprağı işleyerek, hayvanlarını otlatarak geçimlerini sağlamışlar.
Köyün en çalışkan çiftçilerinden biri de Volkan Bahçekapılı'ydı. Volkan, sabahları güneş doğmadan tarlasına gider, akşamları yıldızlar parlayana kadar çalışırdı. Toprağıyla arasında bambaşka bir bağ vardı. Toprağı konuşturur, ona şarkılar söylerdi.
Bir gün, Volkan tarlasını sürerken, toprağın altından bir şey parıldadığını gördü. Eğilip toprağı kazdı ve altın bir sikke buldu. Sikkeleri cebine attı ve işine devam etti.
Günler sonra, Volkan yine tarlasını sürerken, bu kez bir altın külçe buldu. Külçeyi alıp evine götürdü ve sakladı. Ancak, Volkan'ın bulduğu altınların haberi kısa sürede köyde yayıldı.
Köyün ağası, Volkan'ın bulduğu altınları duymuştu. Ağayı hırs kapladı. Volkan'ın evine gitti ve "O altınları bana ver," dedi. "Yoksa seni öldürürüm."
Volkan çok korktu. Altınları ağaya verecekti ki, karısı araya girdi. "Korkma," dedi kadına. "Ben bir planım var."
Kadın, ağanın evine gitti ve "Ağa," dedi. "Kocam bir hazine buldu. Ama hazine çok büyük. Hepimizin hakkı var bu hazineye."
Ağa, kadının sözlerine kanmış gibi yaptı. Volkan'la karısını evine çağırdı. Evde bir sandık vardı. Ağa, "İşte hazine," dedi. "Sandığı açın ve altınları alın."
Volkan ve karısı sandığı açtılar. Ancak, sandıkta altın yerine yılanlar vardı. Yılanlar, Volkan'la karısını ısırdı ve öldürdü.
Ağa, Volkan'la karısını öldürdükten sonra altınları aldı ve kaçtı. Ancak, altınlar ağaya uğur getirmedi. Ağa, azgın bir atın üzerinden düşerek öldü.
Volkan Bahçekapılı'nın hikayesi, Anadolu'da yüzyıllardır anlatılır. İnsanlara, hırsın kötü bir şey olduğunu, paradan çok daha değerli şeyler olduğunu öğretir.