Yan Oda




Hepimizin hayatında, gizlice sakladığımız, kimselere göstermekten çekindiğimiz bir "yan oda" vardır. Bu oda, gerçekliğimizden kaçtığımız, kendimiz olmayı başardığımız, ruhumuzun gizli köşelerine ışık tuttuğumuz bir sığınaktır.

Bu yan oda, bazen rüyalarımızda çıkar karşımıza, bazen de günlük hayatımızın koşuşturması içinde, bir an için kendimize kalıp düşündüğümüzde. Oturduğumuz kafede, okuduğumuz kitapta, dinlediğimiz şarkıda... Ansızın, hiç beklemediğimiz bir anda açılır kapısı ve biz kendimizi o özel alanda buluruz.

Yan odamızda gerçekliğin sınırları bulanıklaşır. Hayallerimiz, korkularımız, özlemlerimiz ve pişmanlıklarımız birbirine karışır. Orada, olmak istediğimiz kişiyi görebiliriz, henüz gerçekleşmemiş hayallerimizi yaşayabiliriz. İçimizdeki çocuğun sesini dinleyebilir, geçmişimizin hatalarından ders çıkarabiliriz.

Bazen yan odamıza girmekten çekinir, orada karşılaştıklarımızdan korkarız. Çünkü bu oda, hem aydınlığımızı hem de karanlığımızı barındırır. Yüzleşmekten kaçındığımız gerçekleri, itiraf etmekten çekindiğimiz duyguları saklar.

Ancak, yan odamızla yüzleşmekten kaçtığımızda, kendimizi tam olarak tanımaktan da kaçınmış oluruz. O gizli köşede saklananlar, hayat yolculuğumuzda bize rehberlik edecek işaretlerdir. Onları kabul etmeli, korkularımızın üzerine gitmeli ve kendimizle barışmalıyız.

Yan odanızın kapısını aralayın. İçeride karşılaştıklarınız sizi korkutmasın. Orası, gerçek benliğinizin gizlendiği, potansiyelinizin filizlendiği bir yer. Yan odanızla yüzleşin, kendinizi tanıyın ve olduğunuz kişiyi kucaklayın. Çünkü o gizli oda, hayatınıza anlam katacak, sizi daha güçlü ve daha mutlu kılacak bir hazinedir.