Chelsea'nin Stamford Bridge Stadyumu'nun loş koridorlarında dolaşırken, Hakim Ziyech'in yüzündeki ifadeyi okumakta zorlanmıyorum. Hüsran ve sinir arasında bir duygu karışımı yüzüne yansıyor. Son maçın ardından teknik direktör Thomas Tuchel'in sözleri hâlâ kulaklarında çınlıyor: "Ziyech'in daha fazlasını vermesi gerekiyor."
Ziyech için bu sözler yüreğine bir hançer saplanmasına benzer. Ajax'taki günlerinden bu yana futbol dünyasının en yetenekli oyuncularından biri olarak görülüyor. Sahada bir sihirbaz, topla adeta dans ediyor ve kaleleri akıl almaz gollerle sarsıyor. Ancak Chelsea'de işler istediği gibi gitmiyor.
Tuchel'in taktik anlayışı Ziyech'in yeteneklerini kısıtlıyor. Dışarda, kanatta dolaştırılıyor ve top ayağına pek gelmiyor. Saha içinde ise savunma görevleri veriliyor, ki bu da onun yaratıcılığını köreltiyor. Ziyech, kendini bir kuş gibi kafeste hissediyor; kanatları var ama uçamıyor.
Hayal kırıklığına uğramış olan Ziyech, bu baskı altında bunalıyor. Teknik direktörün desteğini hissedemediğini, kulübün hedeflerinde önemli bir rol oynamadığını düşünüyor. Kendini bir mağdur gibi hissetmeye başlıyor.
Chelsea taraftarlarının Ziyech'e olan sevgisi ise giderek azalıyor. Bir zamanlar stadı coşturan oyuncu, artık yuhalamalara maruz kalıyor. Tribünlerdeki sesler, Ziyech'in kalbinde derin yaralar açıyor.
Ziyech'in geleceği belirsiz. Chelsea'de devam etmek mi, yoksa başka bir maceraya yelken açmak mı? Bu sorunun cevabını ancak zaman verecek. Ancak şu andan itibaren, Stamford Bridge'in koridorlarında dolaşan Ziyech'in yüzündeki ifade, futbol hayatının bir dönüm noktasında olduğunu gösteriyor.
Hakim Ziyech'in hikâyesi, yetenekli bir oyuncunun doğru ortamda olmadığında nasıl boşa harcanabileceğinin bir örneğidir. Saha dışında bir sihirbaz olan Ziyech, saha içinde bir mağdur haline gelmiştir. Şimdi, kaderinin kontrolünü ele alıp kendi sihirli dünyasını yeniden yaratma zamanı.
Son Söz: